Keyfi hiç yoktu, hep ağlıyor, gözleri kızarıyor, burnu akıyor, hapşırıyor ve takır takır öksürüyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Nihayet bu gün biraz daha iyi öksürüğümüz ve hapşırmamız hala devam ediyor ama keyfi birazda olsa yerine geldi.
Onu güldüreceğiz diye hastalığı boyunca minik kurbaa şarkısını söylemekten teyzeside bende bi hal olduk. Zavallı yavrumu hastalığı boyunca kuyruğu, kulağı ve tüyleri olmayan, buna rağmen derede yüzen kuvak kuvak kuvak diyen minik bir kurbağa teskin etti :/
Bayram dolayısıyla ankaraya geldik halen Ankara'da yım annemlerin hac yolculuğundan dönmesini bekliyorum İnşallah bu pazar dönüyorlar. Hem onları karşılamak, hem kardeşimin yalnızlığını paylaşmak, hem de Sinan yıl sonu hesapları ile uğraşacağı şu süreçte eve geç geldiğinde yalnız kalmayayım diye bayram tatilini epey bi uzatacağım.
Ankara harika, burada olmak gerçekten çok güzel tüm arkadaşlarım, tüm ailem burada. 2000 yılında ilk atama kararımla İstanbul'a tayin olduğumda ayrıldığımdan beri geri dönebilmek ihtimali hep hayallerimi süslüyordu. Ancak eşimin Kdz. Ereğli'de işe girmesi ile burada yaşamak zorunda kaldık. Aslında seviyorum Ereğli'yi ama kimsem yok orada.
Annemleri çok özledim. Burada olupda onları görememek gerçekten çok kötü. Neyseki bu pazar bitiyor. Evde hummalı bir hazırlık başladı. Dün temizlikçi kadın tutup temizlik yaptırdım, annemler geldiğinde vereceğimiz yemeğin etlerini hazırlayıp dolaba yerleştirdim, Esra kocaman bir tencere sarma sardı, teyzem zeytinyağlı barbunya yapacak herkes elinden geleni yapıyor bi an önce sağ salim gelsinler diye bekliyoruz.
Yağız hasta olmasaydı daha mutlu olacaktım ama malesef oğlum ilk hastalığınıda yaşamış oldu. Burnumuzun tıkanıklığının geçmesini bekliyoruz serum fizyolojik döke döke artık oda iyice alıştı buna artık ağlamıyor dökerken. Kendini rahatlattığını anladı galiba yavrum. Şimdi tekrar ağlamaya başladı...
Geçmiş olsun..=(